İklim Kanunun Kabulünü Çarpıtmaya Gerek Yok!

İklim Kanunun Kabulünü Çarpıtmaya Gerek Yok!

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen İklim Kanunu, ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesinde bir dönüm noktasıdır. Bu yasa, yalnızca çevreyle ilgili teknik düzenlemelerden ibaret değil; kalkınma anlayışımızı, sanayiden tarıma, şehircilikten ulaşıma kadar her alanda köklü bir dönüşüme zorlayan tarihî bir adımdır.
Artık 2053 net sıfır emisyon hedefi bir siyasi söylem değil; hukuki bağlayıcılığı olan bir gerçek. Paris Anlaşması’nın ruhu, bu yasayla birlikte Türkiye’nin iç hukukuna tam anlamıyla entegre oldu.
  Kirleten Artık Bedelini Ödeyecek
Sanayi ve enerji üretim tesislerine yönelik emisyon sınırları getirildi. Her ton karbon izlenecek, raporlanacak ve denetlenecek. MRV sistemi sayesinde çevreye zarar verenler kayıt altına alınacak; ihlaller artık sadece ahlaki değil, hukuki bir suç olacak.
     Karbon Yeni Bir Ekonomik Gerçeklik
Türkiye, Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’ni (ETS) yürürlüğe sokuyor. Bu sistemle, sanayi kuruluşları karbon emisyon izinlerini piyasada alıp satabilecek. Yani artık karbon da “piyasası olan” bir ürün. Karbon tasarrufu yapan kazanacak; kirleten ise bedelini ödeyecek.
     Karbon Vergisi ve Yeşil Finans Dönemi
Yeni yasa ile karbon vergisinin önü açıldı. Aynı zamanda, yeşil tahviller, sürdürülebilir yatırımlar ve çevreci projeler daha fazla teşvik edilecek. Türkiye, küresel finans sistemindeki yeşil fonlardan daha fazla pay almayı hedefliyor.
     Enerji ve Verimlilikte Devrim
Yenilenebilir enerjiye verilen destekler artırılırken, enerji verimliliği bir zorunluluk haline geldi. Artık binalar yalıtımsız, sistemler verimsiz olamayacak. Kamu binaları başta olmak üzere enerji tasarrufu, devlet politikası haline geldi.
     Tarım, Ulaşım ve Sanayide Yeşil Geçiş Başladı
Tarımda sürdürülebilirlik, gübre ve pestisit kullanımının azaltılması gibi önlemler zorunlu hale geldi. Ulaşımda ise elektrikli araçlar destekleniyor, şehir içi toplu taşımaya öncelik veriliyor. Sanayi içinse düşük karbonlu üretim modellerine geçiş artık yalnızca tercih değil, yükümlülük.
     Belediyelere İklim Görevi
Artık her belediye, kendi yerel iklim eylem planını hazırlamak zorunda. Hava kalitesi izleme sistemleri, yeşil alanlar, şehir içi soğutma çözümleri belediyelerin asli görevleri arasına girdi.
     Doğa Temelli Çözümler Yasayla Güvence Altında
Ormanlar, sulak alanlar, meralar gibi karbon yutak alanları korunacak ve artırılacak. Ormanlaştırma ve doğal ekosistem restorasyonu, sadece çevreci bir refleks değil, artık yasal bir zorunluluk.
     İklim Riskine Karşı Stratejik Hazırlık
Büyük ölçekli firmalar ve kamu kurumları için iklim risk raporlaması zorunlu hale geldi. Afet planlarında iklim krizine özel bölümler yer alacak. Bu, iklimi sadece çevresel değil, ekonomik ve güvenlik riski olarak da değerlendirme zamanı.
     Ulusal İklim Kurulu Göreve Başlıyor
Yeni kurulan Ulusal İklim Değişikliği Kurulu, kurumlar arası koordinasyonu sağlayacak, veri paylaşımını yönetecek ve yaptırımları denetleyecek. Yani bu iş artık tek bir bakanlığın değil, tüm Türkiye’nin meselesi.
     Son Söz: Gelecek İçin Geri Sayım Değil, Başlangıç
İklim Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte Türkiye artık iklim krizine karşı edilgen değil, etkin bir aktör konumunda. Bu yasa, bugünün değil, gelecek nesillerin çıkarlarını korumak için yazıldı.
Şimdi artık söz; iş dünyasında, belediyelerde, çiftçide, sanayicide, yurttaşta… Çünkü bu yasanın başarısı, yalnızca Ankara’da değil, 81 ilin sokağında yazılacak.

Vesselam...